'Siyasal iletişimciler', Kılıçdaroğlu ve Türkiye gerçekliği
“Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder…” sanırım geride bıraktığımız seçim dönemini en iyi anlatan cümle bu...
Türkiye'de muhalefetin 'akıl hocası', 'yol göstericisi' haline gelen, çeşitli akademisyen ve gazetecilerden mütevellit liberal çevrelerin toplumsal gerçekliği tespit etme konusunda çok eksik kaldıklarını düşünüyorum. Önemli bir kesimi yoksullardan oluşan halk kitleleri hala Erdoğan'ı neden destekliyor, neden kendi söylemleri yeterli karşılık bulamıyor vs., bunları okuyamıyorlar.
Bu çevre inanılmaz derecede tutucu ve araştırmaya kapalı. Halkın siyasi tercihlerini cehalet, aptallık gibi kavramlarla açıklamaya meyilliler ancak bu tercihlere yol açan sınıfsal gerçeklere karşı sağırlar. İşin komiği, AKP'yi iktidara geldiği dönemde 'yoksulların sesi', 'vesayet yıkıcı' olarak görüp pazarlayanlar da yine bu çevrelerdi.
Bunu seçmen nezdinde söylemiyorum. Kılıçdaroğlu'nun tek aday olarak halkın karşısına çıkarılması ve hükümetten memnun olmayan insanların her şeye rağmen kendisine oy vermesi bir sonuç ve bir yerde mecburiyet. Ancak, Kılıçdaroğlu'nun halkın karşısına çıkarılması süreci bu aklın ürünü.
Kılıçdaroğlu'nun bir 'proje' olarak hazırlanıp bir umut haline getirilmesinin en büyük motivasyonu halkın en geniş kesimlerinin ortaklaşan talepleri değil, 'temsiliyetler' ve Kılıçdaroğlu'nun daha Batılı bir imaj sergilemesi. Kılıçdaroğlu’nun hala kaynağını ve verilerini yayınlamadığı (muhtemelen olmadığı için) ‘Rus müdahalesi’ açıklamalarını ve NATO’ya bile “Demokrasiyi savunuyor” dediği kampanya sürecini hatırlayalım…
Ancak ne Türkiye ne de dünya artık bu noktada değil ve Çin'in başını çektiği ‘yeni Dünya’, bu denklemi kökünden değiştirecek bir noktaya doğru ilerliyor. Bu rotanın savunusu bir politik tercih olabilir, ancak tutmadığı ortada.
Siyasi tasnifler sınıfsallıktan koparılıp 'iyiler ve kötüler' kurgusu yapılırsa Beşli Çete'ye her gün küfür edilir ancak TÜSİAD'a ses çıkarılmaz, bu yalnızca bir örnek. Yolsuzluklar, mafya-tarikat ağı, uyuşturucu ticareti... Bu çarkı döndürenler Hollywood filmlerinin kötü karakterleri değil, belirli bir toplumsal sınıfın mensupları.
İnsanlar halka kızıyor, hayal kırıklığı yaşıyor. Her şey konuşuluyor, "Neyi nerede yanlış yapıyoruz?" sorusu asla sorulmuyor. Bir zamanlar sorun CHP'nin 'Kemalistliğiydi', bunun tasfiye edilmesi tek çözümdü. Ortaya çıkanları görüyoruz.
Birinci tur öncesinde ilk turda bitecek diyenler, Kılıçdaroğlu'na yüzde 55 atfedenler, stratejik oy hesapları yapanlar hala halkın çıkarlarını değil, 'aslında yanılmadıklarını' anlatmaya çalışıyor harıl harıl. Kendileri çok mükemmel planlar yaptılar da işte ah şu 'aptal halk'...
Bu çevre 'siyasal iletişimci' diye uydurma bir titr ile büyük kampanyalara girişti, siyasetten anlamayan insanlar siyasal iletişimci oldular, dünyanın gidişatını yorumlayamadılar, insanlara Eurovision, Avrupa'da rahat gezebilme, ünlü grupları yeniden Türkiye'de izleme gibi vaatlerde bulundular. Bütün bunlar 'Türkiye gerçekliğine' çarpıp başarısız oldu. Özetle, 2007'yi tekrarlamaya çalışıp rezil oldular.
Türkiye gerçekliği, onu yok sayanlarla tek doğru kabul edenler, yani siyaset yarışının en büyük aktörleri arasında olduğu gibi duruyor... Bu gerçekliğe müdahale edip, onu değiştirmeye çalışanlar ise yıllardır benzer cümlelerle karşılaşıyorlar:
"Şimdi sırası değil, şu seçimleri bir halledelim de..."
Bu arada seçimlere ilişkin çeşitli yolsuzluk iddiaları hala gündemde, bir sürü şüpheli olay var ancak bunların 5 puanlık mevcut farkı kapatacak düzeyde olmadığı da ortada. Ben sonuca şaşırmadım, yakın çevremle de bu öngörümü defalarca paylaşmıştım. Bu sefer önden söyleyeyim, 'bu kafa' olduğu sürece Erdoğan ikinci turda her türlü kazanır.
“Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder…” sanırım geride bıraktığımız seçim dönemini en iyi anlatan cümle bu...
(NOT: Burayı takip edenler ağırlıklı olarak dünya gündemine ilişkin içerikler paylaştığımı biliyor. Bir 'rota değişikliğine' gitmiyorum elbette. Bundan sonra da dünya gündeminden içerikler yayınlamaya devam edeceğim. Ancak seçimlerle ilgili görüşlerimi de kısa bir not halinde paylaşmak istedim.)
Katılıyorum. İmza.